Yabancı turistler arasındaki popülerliğine rağmen Türkiye'nin gezi destinasyonlarının önemli bir kısmı henüz keşfedilmemiş durumda. Merkezinde gizemli ve mistik Mardin şehrinin yer aldığı, büyük Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki tarihi bölge olan Mezopotamya'nın Türk kısmı ne olacak?

Orada, dolambaçlı sokakların labirentinde, gerçeklik ile Doğu masalları arasındaki çizgi bulanıklaşıyor gibi görünüyor. Bir adım daha atmış gibi hissediyorsunuz ve kendinizi geçmişte bir yerde, mitler ve efsanelerle çevrili olarak bulabilirsiniz. Ve terasa tırmanırsanız, Mezopotamya ovasının kuşbakışı nefes kesici bir manzarası önünüzde açılıyor.

Medeniyetlerin kavşağında bulunan bu şehirde, mucizevi bir şekilde günümüze kadar korunan eşsiz bir kültürel karışım oluşmuştur. Zarif ortaçağ camileri, dört Hristiyan mezhebine ait antik kiliselerle bir arada bulunur ve şehrin sokaklarında aynı anda birkaç dil duyabilirsiniz.

Mardin sadece kendi başına güzel değil. Burası aynı zamanda antik kentlerin ve manastırların (çoğu hala aktif olan), "yemek yiyen dağların", pitoresk kanyonların, sert yarı çöl manzaralarının ve sonbaharda ortaya çıkan muhteşem gün batımlarının diyarı olan tarihi Tur Abdin bölgesine açılan kapıdır. ve bahar alışılmadık renklerle boyanmıştır.

Ancak Mardin yalnızca tarihi miras açısından zengin değil. Aynı zamanda gerçek bir lezzet cenneti: Doğu tatlılarının geniş bir seçkisi, hoş kokulu "dibek" kahvesi, acı Arap "mür"ü, Asur şarapları, Suriye, Arap, Fars ve Türk motifleriyle zenginleştirilmiş Mezopotamya bölgesinin eşsiz mutfağı.